Şiir derinlerde bir yerlerde harekete geçer ve sözlere ulaşır. O sözler ise insanı yakıp külleri ile yıkar ki yeniden yapmak için...
Geometrik şekillere tarih boyunca sevgi, şevkat, merhamet ve adalet gibi güçlü duygulara tercüman olması açısından farklı anlamlar yüklenmiştir. Bu geometrik şekillerden üç tanesi var ki bunlar neredeyse bir çok kültür için çok önemli hale gelmiştir. Kare, Üçgen ve Daire.
Fiziksel olarak evren; ne kadar büyükse biz de o kadar küçüğüz ve evrensel ölçekte bir toz tanesi kadar bile olmayan gezegenimiz yani evimiz ne kadar kırılgan! Ve uzaktan ne üzerindeki sonsuz insani hırslar, ne krallar ve ne beziganlar görünür. Ama bunun ne kadar farkındayız?
Zenginlik maddi değil; psikolojiktir, algısaldır. Dili sadece ıspanak tadı alan, binbir çeşit sebzenin tatından yoksundur, yoksuldur. Bu sürdürülemez zenginlik anlayışımız nedeni ile bugün buzullara çarpıp batan Titanic gibi batmaktayız.
Yedi katlı bir gök gördüm rüyamada. Merak ettim yedi katlı bir yerin yedinci katı, göğün birinci katı mı diye? İnsan, basamak basamak 7 adımda kendi zirvesine ulaşır derler. Öyle ise biz de geleneği bozmayalım. Dünya çapında değişik isimlerle bilinen bu yedi basamağa bir göz atalım.
Evren’in yapı taşı, bilgi; bu bilgiye hayat veren vasıta ise bilinç denen kuantum işlemci. İşlemci, türlü türlü formatta bilgiyi aynı anda, aynı yerde işler. Birbirinden farklı dünyalar bir araya gelir; hem hal olur.
Her insan farklı bir renk; tüm renklerin kesişimi ise beyaz dediğimiz bir hem hal.
Hayalleri gerçekleştirme yöntemi olarak Ejder Rüyası üç şeyi hedefler:
Oyun, nasıl bozulur; toplum nasıl güven ve huzur toplumu haline gelir! Toplumsal algı ve hafıza, yani kayıt tutma, yani tarih, vicdanı besler. Adaleti ve hakkı, gaflete galip getirir. Bu kadim tarihin değişmez öğretisi olduğu kadar oyun teorisinin de değişmez matematiksel öğretisidir.
Yenemeyen teknoloji, geri teknolojidir. Uygarlık, yapay(insani emek) ürünlerin toplamıdır. Bu nedenle iktisadi değerin konusudur. Tek yönlü beslemeye dayanır. Doğa, doğal(gayri insani emek) ürünlerin toplamıdır. Bu nedenle iktisadi değil, doğal değerin konusudur. Her yönlü beslemeye dayanır. Karşılıklı beslenmeye dayalı doğa, insan ve makine uyumunu biyomlar, onların ekotonları ve bunlara bağlı ekosistemlerde yaşayan bedenlerimiz yerelinde yakalamak, sürdürülebilir uygarlık açısından sahip olabileceğimiz en ileri teknolojik hedeftir. Sürbiriş Yöntemi, bireysel seviyeden toplumsal seviyeye kadar bu hedefi biyomlar temelinde gerçekleştirebilecek araçlar bütünüdür.